Ortodontide Tanı Ve Tedavi Planı

Ortodontide Tanı Ve Tedavi Planı

Ortodonti de problemleri anlayıp tedavi kararı vermeden önce normali iyi anlamakta fayda var böylece normalden ne kadar çok sapıldığı teşhis edilip ona göre tedavi kararı daha rahatlıkla verilebilir. Tabi 'NORMAL' herkes için farklı olabilmekte o yüzden kişisel tercihler ve estetik anlayışta bana göre normal kavramı üzerine eklenmeli.

Aşağıda GRABERDEN çevirilerle normal diş ilişkisi ve ortodontik tedavi ihtiyacı izah edilmeye çalışılacaktır.

Oklüzal Görüş Açısından Normal;

Oklüzal Görüş Açısından Normal

Okluzal görünümde önemli ilişkiler sırasıyla söyle sayılabilir:

  1. Boşluk olmadan sıkı diş kontakları.
  2. Rotasyon olmayacak(maksiller molarlar hariç)
  3. Düzeltilmiş sırtlar

Sagittal Görüş Açısından; 

Sagittal Görüş Açısından

Sagittal görünümde önemli faktörler şunlardır:

  1. Molar İlişkisi: Daimi birinci moların distobukkal tüberkülünün distal yüzeyi, alt ikinci moların mesiobukkal tüberkülünün mesial yüzeyi ile kontakta ve oklüzyonda olmalıdır.Daimi maksiller birinci moların mesiobukkal tüberkülü, alt birinci daimi moların mesial ve orto tüberkülleri arasındaki yive oturmalıdır.
  2. Posterior Kron Angulasyonu: Sagittal projeksiyonda, tüm posterior dişlerin distalinden kronlarının fasial yüzeyleri kaninler de dahil olacak şekilde göz önüne getirilebilmelidir. Her kronun uzun ekseninin gingival kısmı distalden insizale görünmeli. Posterior dişlerin angulasyonunun miktarı, her dişin kronunun uzun aksının doğru verkital konumda olacak şekilde oklüzal düzleme dik olarak tanımlanabilir.
  3. Keser Kron İnclinasyonu(tork): Bu projeksiyonda, keserler inclinasyonlarını veya torklarını gösterecek şekilde labiolingual görünmelidirler. Alt ve üst keser inclinasyonu, keserlerin overerüpsiyonuna direnecek ve üst dişlerin kontak noktalarının distal pozisyonlanması ile alt dişlerle uygun ilişkisinin sağlanması, uygun oklüzyona izin verilmesi için yeterli olmalıdır.
  4. Oklüzal Plan: Oklüzal plan genellikle düzden az eğimli Spee değiştirilmelidir. 

Transversal Bakış Açısından

Tranversal projeksiyonda keser dişlerin kronlarının labial yüzeyleri, aynı şekilde kaninler de dahil tüm posterior dişlerin fasial yüzeyleri de göz önünde canlandırılabilmeli.

  1. Keser kron angulasyonu(tip): Her dişin kronunun uzun aksının gingival kısmı distalden insizal kısma yapılmalıdır.
  2. Posterior kron inclinasyonu(kaninden molarlara): Kron inclinasyonu, kronların uzun ekseninin bukkolingual inclinasyonundan bahsedilmektedir, tüm dişlerin uzun ekseninin değil.

a)Maksiller: Lingual kron inclinasyonu var olmalıdır.Kaninden ikinci premolara kadar benzer ve kesindir ve bu molarlarda biraz daha belirgindir.

b)Mandibular: Alt posterior dişlerin lingual kron inclinasyonu kaninden ikinci molara doğru artan şekildedir.

Dentisyonun posterior görünümü(tranversal projeksiyonda) maksiller köklerin birbirine yaklaştığı ve mandibular köklerin birbirinden uzaklaştığı şekildedir. Göze çarpan nokta maksillanın uzun aksı ve mandibular birinci moların düz çizgisi bu konfigürasyon düşünülerek oklüzal kuvvetlere en iyi direnir. Bunun nedeni, oklüzal görünümde maksillar temel kemiğin mandibuladakinden daha az olmasıyla açıklanabilir. Küçük maksiller temel özellikle dişsiz çenelerde maksiller ve mandibular ilişkisine bakıldığında tüm dişleri olanlara oranla daha net fark edilebilir.

Mandibular kondil ile glenoid fossa arasındaki ilişkide oklüzal ilişkilerin belirlenmesi hesaba katılmalıdır. Maksimum interkuspitizasyon ve musculer rehberlikle yerleştirilen mandibulanın pozisyonu arasında göze batan farklılık defective(sapmış) maloklüzyon olarak tanımlanabilir. Fonksiyon, ideal oklüzyonun biyolojik temele dayalı tüm konseptleri hesaba katılmalıdır.

Maloklüzyonun Normal Oklüzyondan Ayırımı

Ortodontik diagnozun temeli normal oklüzyonun konseptlerinin bilinmesiyle anlaşılır. Geleneksel olarak, Guilford'un tanımladığı gibi ideal oklüzyondan her sapma maloklüzyon olarak tanımlanır. Tabi ki ideal oklüzyon doğada nadiren bulunur ve bu nedenle bu konsept hayali ideal olarak kabul edilir. Ne yazık ki, normal oklüzyonun kesin ve kabul edilebilir bir tanımı yoktur, bu yüzden ortodontideki diagnozların çoğu yüksek oranda kişinin kendi ideal konseptlerine bağlıdır.

Çenelerin ve yüzün oransızlığına sıklıkla şiddetli maloklüzyonlar eşlik eder. Bu meydana geldiğinde genellikle dentofasial deformitelerden bahsedilir, ama yine de, patolojik bir durum olduğu düşünülmez.(dudak- damak yarığı, craniofasial disastosis vb. durumlar hariç)

Maloklüzyonun normal oklüzyondan farklılaşmasındaki ikilem, normal oklüzyonun fonksiyonel karakterlerini ölçme ve miktarını belirlemedeki eksiklikten kaynaklanır. Bunlardan birincisi oklüzyon üzerine biyometrik çalışmaların azlığıdır. Bunların çoğunu Hellman's yapmıştır. Oklüzyona statik yaklaşmıştır. Maksimum interkuspitizasyon için, karşılıklı dental arktaki spesifik landmarkların kontakta olması gerektiğine inandı. Oklüzyon da ortodontistlerin görüşü, statik tanımlayıcı morfolojinin bu alanı olduğu gibi kaldığı sürece bireysel norm(individual norm) tanımlanmasında bir problem olarak kalacak. Tabi ki bireysel normu tanımlamak güçtür çünkü bireysel oklüzyonun normal olup olmadığına karar verildiğinde fonksiyon ve fizyolojik adaptasyonda hesaba katılmalıdır.

Özet olarak, bu günkü görüş dişler yanlış yerleştiği zaman oluşan maloklüzyon fonksiyonel veya fizyolojik birey için bir problem oluşturur. Kuşkusuz, bu tanım, dişlerin benzer düzenlemelerde birinde fonksiyonel veya fizyolojik olarak bir problem oluşturması diğerinde oluşturmamasıdır. Dişlerin oklüzyonu ve uygun sıralanması ve çenelerin her türlü oral aktivitede normal fonksiyonda olmaları sağlanmalıdır. Fonksiyon üzerine ne reaksiyonlar nede etki morfolojiden güvenle tahmin edilemez. Maloklüzyon indeksi geliştirme çabaları öncelikle problemin tedavisine yardımcı olmayı amaçlar.

MALOKLÜZYON ÜZERİNE EPİDEMİYOLOJİK ÇALIŞMALAR

Ortodontik diagnoz ve tedavi planlamasında , oklüzal uyumsuzluk ile ilgili problemlerin prevelansının, bu problemlerin tedavisi için gerçek ihtiyacın, hastaların tedavileri için talepleri, ve çeşitli tedavi prosedürlerinin bilinmesi gereklidir. Tüm bu amaçlara yönelik ilerleme kaydedildi ancak maloklüzyonlar hakkında epidemiyolojik bilgilerin miktarında hala eksiklik mevcut ve 1970'lerden beri ortodonti kliniklerince az miktarda çalışma yapıldı.Hiç olmazsa şimdi tüm bu noktaları vurgulayan bazı bilgiler var ve bunlar sırasıyla ele alınacak.

Dünyanın çeşitli ülkelerinde ortodonti merkezlerince yapılan araştırmalara göre  maloklüzyonların insidansı değişkendir. Heterojen popülasyonlara göre ilkel ve izole edilmiş toplumlarda okluzal paterndeki değişiklikler daha azdır. Çapraşıklık ve düzgün sıralanmama neredeyse tüm ilkel toplumlarda nadiren bulunur. Örneğin Avusturalya aborjinleri arasında sıklıkla ideal oklüzyon gözlemlenir. İlkel ve modern grup arasındaki varyasyon doğal seleksiyonun sonucuna, aynı türe karşı farklı türlere ve çevresel faktörlere  bağlanır. Günümüzde hiçbir açıklama bütünüyle tatmin edici görünmüyor ve bu yüzden toplumun gelişimiyle birlikte niçin maloklüzyonlarda artış olduğunu bilmediğimizi hesaba katmalıyız. İlkel gruplarda bazen stabil oklüzal modeli, hayali ideal oklüzyon degildir. Bazı Melanezya adalarında, alışılmış durum bizim Class III maloklüzyon (iyi sıralanmış) dediğimiz durumdur. Raymound Begg teorisinde, ilkel diyette dişlerin aşırı aşınması çapraşıklığın gelişmesini engellemekte olduğunu öne sürmüş ve bu görüşünü modern toplumlarda sıklıkla yapılan premolar çekimi ilkel toplumlardaki aşınmadan kaynaklanan yer kaybına denk oluşu ile destekledi ancak yine de bu teoriyi kesin bilgilerle desteklenmedi. Modern diyet ile belirgin aşınmanın engellendiği teenage dönemindeki aborjinlerde hala keserlerde çapraşıklık gelişmemektedir.

1970'de USPHS dental ilişkilere yönelik iki önemli çalışma yayınladı. Birincisi 6 ila 11 yaşları arasındaki çocuklarda, ikincisi 12 ila 17 arasındaki grupta yapıldı. Bu çalışmalardaki bilgiler tablo 1.1'de sunuldu. Her iki çalışmada 6 ila 17 yaş arasındaki 25 milyon Amerikalıyı temsil etmek amacıyla yaklaşık 8000 birey seçildi.

Bu çalışmalara göre Amerikalı çocukların ve gençlerin  %75'inde çeşitli düzeyde oklüzal uyumsuzluk saptandı. USPHS çalışmasında TPI(Treatment Priority İndex) indeksi okluzal uyumsuzluğu değerlendirmek için kullanıldı. Bu indeks dişlerin okluzal ilişkilerinin ayrıntılı değerlerini saptamak için kullanıldı.(şekil 1-14)

Tedavi İhtiyacı

 Tedavi ihtiyacının değerlendirilmesinde en büyük zorluklardan biride bir kişi için problem olabilen fakat diğeri için kabul edilebilir olan durumlardır . Anatomik olarak benzer maloklüzyonlar bir kişi için güçlük yaratırken diğeri için yaratmayabilir .Maloklüzyonlar , 3 ana durumda problem yaratır :

  1. Hastalığa neden olduğu zaman .
  2. Çiğneme fonksiyonu bozukluğuna neden olduğu zaman (temporamandibular disfonksiyon ve buna bağlı durumlar ) ve diğer oral fonksiyonları etkilediği zaman (ör: çiğneme ,konuşma )
  3. Fasiyal estetik üzerindeki etkileri psikososyal problemlere neden olduğu zaman

Ortodontik tedavi ihtiyacını değerlendirmede tüm bu yönlerin göz önüne alınması gereklidir. Bundan sonra ortodonti tavsiye edilmelidir.

KAYNAK: GRABER

Detaylı Bilgi ve Randevu Talebiniz İçin

    Ankara Ortodonti

  •   Dr.Enver Akın Özkan
         Ortodonti Uzmanı
  •   0312 236 04 16
  •   Olgunlar Kitapçılar Çarşısı Sedir Apt.
         2/16 Kızılay (Akbank Üstü)
  • bilgi@ankaraortodonti.net